Anasayfa Güzellik & BakımYaşlanmak Tarih mi Oluyor?

Yaşlanmak Tarih mi Oluyor?

tarafından Hüma Kaya

Harvardlı genetikçi David Sinclair’in araştırmaları, yaşlanmanın geri çevrilebileceğini söylüyor. Bilim dünyasını ikiye bölen bu görüş, gelecekte gençliğin kalıcı olabileceği ihtimalini masaya getiriyor.

Yazı: Sebile Ölmez

Başlık biraz iddialı gelmiş olabilir ama ben buna tüm kalbiyle inanlardanım. Çok sevdiğim Harvard Üniversitesi Genetik Profesörlerinden, ‘Harvard Üniversitesi Paul F. Glenn Yaşlanmanın Biyolojik Mekanizmaları Laboratuvarları’nın kurucu direktörü ve “Yaşam Süresi: Neden Yaşlanıyoruz ve Neden Yaşlanmak Zorunda Değiliz?” kitabının ortak yazarlarından David Andrew Sinclair, araştırmalarıyla bilim dünyasında hayranlık duyulan bir isim. Öte yandan bu radikal açıklamaları nedeniyle de bazı bilim insanları tarafından eleştirilen biri. Ben kendisinin dahi olduğuna inananlardanım  ve araştırmalarının geleceği şekillendireceğine çok inanıyorum.

David Sinclair’in çalışmaları yaşlanmayı durdurmak ya da kısmen geri döndürmek üzerine odaklanıyor ve bu alanda farelerle yaptığı deneyler çok umut vadediyor. Özellikle farelerde hem görme yetisini geri kazandırmaya yönelik hem de yaşlanma belirtilerini tersine çevirmeye yönelik çalışmalar yürüttü. Mesela, belirli genleri aktive ederek yaşlı bir farenin tüylerinin rengiyle oynayabilme, hatta beyazlaşmış tüyleri tekrar koyulaştırabilme gibi etkiler gözlemlendi.

Aynı şekilde, Sinclair’in laboratuvarında kör farelerin gözlerindeki yaşlanma hasarını onararak görme yetilerini geri kazandırmaya dair deneyler yapıldı. Yani bir bakıma, genetik ve moleküler düzeyde bazı “gen aç/kapa” düğmesi bulunduğunu söylüyor. Tabii bu çalışmaların hepsi halen araştırma aşamasında ve insanlar üzerinde doğrudan uygulanabilir hale gelmesi zaman alabilir.

Bilimin Dönüm Noktası: Yamanaka Faktörleri

Bu çalışmanın temeli aslında Japon Bilim insanı Yamakana’ya dayanıyor. 2006’da Yamanaka ve ekibi, erişkin hücreleri tekrar embriyonik benzeri bir duruma döndürebilen dört gen (Oct4, Sox2, Klf4, c-Myc) keşfetti. Bunlara “Yamanaka faktörleri” dendi. Bu yöntemle oluşturulan hücrelere iPSC (indüklenmiş pluripotent kök hücreler) adı verildi. Yani yaşlanmış bir hücre, genetik olarak yeniden programlanarak “sıfırlanmış” oluyor.

Bu buluş, “yaşlanmayı geri çevirebilir miyiz?” sorusuna ilk ciddi yanıtı verdi çünkü hücrelerin gençlik programının aslında tamamen silinmediğini, tekrar aktif hale getirilebildiğini gösterdi. Kullanılan teknik sayesinde insan derisi gibi sıradan hücreler, yeniden sinir hücresi, kalp hücresi veya pankreas hücresi haline getirilebiliyor. Yaşlı hücrelerde uygulandığında, biyolojik yaş göstergelerinin “gençleştiği” deneysel olarak görüldü.

Tehlike ve Umut Arasında

Sinclair’in de aralarından bulunduğu çalışmayı geliştiren bilim insanlarına 2012’de Nobel Tıp Ödülü kazandıran bu buluş, tam programlama (tüm faktörlerin uzun süre aktif edilmesi) hücrelerini kök hücreye döndürüp tüm kimliğini sildiği için pratikte tehlikeli (tümörleşme riski).

Akıldaki en büyük soru bunun ne zaman olacağı. Sinclair çoğumuzun bunu göreceğini 20-30 sene gibi bir öngörüsü olduğunu belirtiyor. Türk İmmunoloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Unutmaz ise bunun çok daha yakın olacağını söylüyor.

Kendisi 10 yıl ölmeyin hayatta kalın, gençleşeceğiz diyor. Çünkü teknoloji katlanarak ilerliyor. Yapay zekânın inanılmaz bir hızla ilerlemesinin tüm alanlarda olduğu gibi bu çalışmaları da hızlandırdığını ve daha da hızlandıracağını söylüyor.

Yani hepimizin hoşuna gideceği bu sözüyle de yazıyı tamamlıyorum: Önümüzdeki 5-10 yıl hayatta kalmaya çalışın. Çünkü hayatta kaldığınız her gün size zaman kazandırıyor.

Bunları da beğenebilirsiniz