Kablolu kulaklık, 2000’lerin nostaljisini bugünün ‘sessiz lüks’ estetiğiyle buluşturuyor. Artık sadece müzik değil, stilin en beklenmedik ama en güçlü tamamlayıcısı.
Yazı: Melike Gür
2000’lerin başında her cebimizden çıkan o ince beyaz kablolar, bugün yeniden stilin en görünür çizgisi oldu. Minimalist bir kombin, elde kahve, omuzda tote çanta… ve kulaktan süzülen ince beyaz bir kablo. Bir zamanlar “gizlenmeye çalışılan” o kulaklık telleri, bugün şehrin en görünür aksesuarlarından biri haline geldi. Kablolu kulaklık artık yalnızca müzik dinleme aracı değil; kimliğini, tavrını ve estetik anlayışını dışa vurmanın en sade ama en güçlü yollarından biri.
Moda dünyasında trendler her zaman geri döner; ama bu dönüş sıradan değil. Kablolu kulaklık, 2000’lerin nostaljisini bugünün “sessiz lüks” anlayışıyla buluşturuyor. Kimi için retro bir imza, kimi içinse kablosuz dünyanın konforuna meydan okuyan bilinçli bir karşı duruş…
Nostaljinin Gücü
Geniş paçalı kot pantolonların, vintage dijital kameraların, kapaklı telefonların yani 2000ler modasının Z kuşağı tarafından tekrar gündeme getirildiğini gözlemliyoruz. Bu yüzden 2000’lerin başında hepimizin cebinde taşıdığı o klasik beyaz kablolar, bugün yeniden cebimize girmeye başladı.
Bugün gençler arasında kablolu kulaklık takmak, minimal bir giyim tarzıyla birleştiğinde, retro bir duruş sergiliyor. Instagram’da, TikTok’ta kablolu kulaklıkla poz veren gençler, onu bir aksesuar haline getirdi bile. Tıpkı bir çanta ya da güneş gözlüğü gibi kulaklık da artık stilin tamamlayıcı unsurlarından biri haline dönüştü. Özellikle Z kuşağı için stil ve kimlik göstergesi oldu.
Ses Kalitesi ve İşlevsellik
Tabii işin bir de teknolojik, sağlık ve mahremiyet boyutu da var. Kablosuz kulaklıklarda yaşanan batarya derdi, bağlantı kopmaları ya da ses gecikmeleri kullanıcıları yeniden kablolu modellere yönlendiriyor. Yani bu akım sadece “cool görünmek” için değil; aynı zamanda daha güvenilir bir ses deneyimi için de tercih ediliyor. Bir yandan beyin ve kulak sağlığına zarar vermemesi gibi tıbbi artıları da var. Bir yandan da mahremiyet konusunda bize özel alan sağlıyor, karşı tarafa şu an meşgulüm ya da bağlantı kesmeyi tercih ediyorum şeklinde sessiz bir sınır koyuyor.
Ünlülerin ve Tasarımcıların Etkisi
Moda dünyasında ünlülerin gücü orta. Son dönemde müzik kliplerinde, sokak stillerinde ya da paparazzi karelerinde kulaklarından kablo sarkan Bella Hadid, Lily-Rose Depp, Emily Ratajkowski ve Harry Styles gibi yıldızları gördükçe, bu trendin yayılması daha da hızlanıyor. Hatta bununla alakalı kocaman bir çevrim içi topluluk oluştu. @wireditgirls Hesabın 18,5 bin takipçisi var ve bu sayısı günden güne artış gösteriyor. Bir de işin tasarım boyutu var. Londra Moda Haftası’nda Fashion East modellerinin podyuma kablolu kulaklıklarla çıkması, “bu sadece teknoloji değil, ayrıca bir moda” mesajını güçlü şekilde verdi.
Belki de Bir Karşı Duruş…
Kablosuz kulaklıkların “modern” algısına karşı, kablolu kulaklık bir çeşit karşı duruş simgesi olarak da görülüyor. Minimalist ve “sessiz lüks” akımına yakın bir tavırla, gösterişsiz ama anlam yüklü bir aksesuar haline geliyor. Bu da onu sadece bir teknoloji tercihi değil, aynı zamanda kültürel bir tavır haline getiriyor. Özellikle “herkes kablosuzdayken” kablolu takmak, kişisel bir tavır ve estetik bir tercih olarak öne çıkıyor.
2025’te kablolu kulaklık takmak artık sadece müzik dinlemek değil, bir stil göstergesi haline geldi. Görünen o ki bu akım, kulaklıkları adeta bir aksesuar gibi taşıyabileceğimiz, kombinlerimizi tamamlayan küçük ama etkili bir dokunuş olarak 2026’da daha da güçlenerek hayatımızda yer almaya devam edecek.