Anasayfa İyi YaşamFarklı Frekanslarda Konuşuyoruz

Farklı Frekanslarda Konuşuyoruz

tarafından Hüma Kaya

Anlayamıyoruz — Çünkü Farklı Dünyalarda Büyüdük

Yazan: Hakan Engin

Bazen bir adım fark bile koca bir kuşağı ayırır. Bir adım önde doğan, bir adım geride kalan… Ama sonunda dönüp birbirine sarılan iki kalp vardır hep: biri geçmişi taşır, diğeri geleceği.

Aynı evin içinde yaşıyoruz ama bazen birbirimizi duyamıyoruz. Bir taraf “beni anlamıyorsun” diyor, diğeri “beni dinlemiyorsun.” Aslında ikisi de haklı. Sorun sevgisizlik değil; sorun, hayatı farklı yerlerden öğrenmiş olmamız. Kısacası, farklı frekanslarda konuşuyoruz.

Bir taraf korkudan konuşuyor, diğeri özgürlükten. Biri düzen arıyor, diğeri kendini ifade etmek istiyor. Biri “nasıl olması gerektiğini” öğretmeye çalışıyor, diğeri “kendi yolunu” bulmaya. Ve ikisi de iyi niyetli, sadece farklı dünyalardan geliyor.

Biz 70’lerin, 80’lerin çocuklarıydık. O yıllarda büyük oyuncak mağazaları yoktu. Bir oyuncağa, bir deftere ya da kendi odana sahip olmak bile büyük bir mutluluktu. Duygularımızı anlatmak öğretilmedi; çoğunu içimize attık. Biz dayanmayı öğrendik, onlar anlatmayı. Biz sessiz kaldık, onlar ses çıkarmayı.

Ve şimdi karşımızda duygularını saklamayan, düşüncesini açıkça söyleyen bir nesil var. Bazen şaşırıyoruz, bazen kızıyoruz… Ama gerçekte, onlar bize kendimize vermediğimiz izni hatırlatıyor.

Bir çocuk bize karşı çıktığında aslında “beni değil, kendini duy” diyor. Çünkü çocuklar kelimeleri değil, enerjiyi hisseder. Biz ne söylüyorsak söyleyelim, onlar içimizdeki tonu duyar.

Bir an duruyorum. Çocuğumun gözlerinin içine bakıyorum. Benden istediği şeyin onay ya da öğüt değil, sadece benimle aynı frekansta bir an olduğunu fark ediyorum. O anda içimden bir cümle geçiyor: “Ben de iyileşirken ebeveynlik yapıyorum.”

O yüzden artık mazeret yok. Kendimize iyi davranmayı öğreniyoruz. Kendimize de sevgi, ilgi, oyun, kahkaha veriyoruz. Çünkü kendine veremeyen, başkasına da veremez.

Anlamak bazen konuşmak değil, sadece orada olmaktır. Ve bazen en büyük bağ, tek bir bakışta kurulur. Belki çözüm sandığımız kadar karmaşık değildir. Belki de mesele, “doğru ebeveyn olmayı” değil, kendinle barışık bir insan olmayı öğrenmektir.

Çünkü kendine sevgiyi, ilgiyi, şefkati veremeyen hiç kimse gerçekte başkasına da veremez.

“Bazen çocuklarımızla değil, kendi içimizle konuşmayı öğrenmemiz gerekir.”

Bunları da beğenebilirsiniz