Anasayfa Seyahat ve Gastronomiİstanbul’un Kalbinde, Yunan Ritmi: MykOrini

İstanbul’un Kalbinde, Yunan Ritmi: MykOrini

tarafından Hüma Kaya

Ege mutfağını modern yorumlarla sunan MykOrini, tabaklarla başlayan deneyimi müzik ve dansla doruğa çıkarıyor ve İstanbul’un kalbinde bambaşka bir atmosfer yaratıyor.

Yazı: Merve Öztürk

Antalya’daki başarısının ardından Tersane İstanbul’da kapılarını açan MykOrini, klasik bir Yunan tavernasının modernize edilmiş halini temsil ediyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde misafirlerinin kendilerini bir dans şöleninin içinde bulmasını sağlayan restoran Ege’den hediye melodilerle eşsiz bir deneyim yaşatıyor.

Sofrada Ege Esintisi

Restoranın kapısından içeri girdiğiniz anda Ege’nin hafif rüzgârıyla karşılandığınızı hissediyorsunuz. Masaya oturduğunuzda ise mezelerin renkliliği ve deniz ürünlerinin tazeliği büyülüyor. Taramas, Melitzanosalata, çıtır kalamar ve Prawns Saganaki… Her tabak, Ege’nin paylaşım kültürünün ne kadar güçlü bir gelenek olduğunu hatırlatıyor ve çok sıcak bir duygu uyandırıyor.

Ana yemeklerden Tuz Kabuğunda Levrek ve Truffle Pastitsio masaya geldiğinde ise mutfağın yalnızca lezzet değil bir hikâye de sunduğunu fark ediyorsunuz. Yunan mutfağının kökleri modern dokunuşlarla birleşiyor ve damakta zamansız bir tat bırakıyor.

Eğlenceyle Bütünleşen Atmosfer

Beni yeniden bir mekâna gitmeye ikna eden bazı kriterler var. Yazabilmem, hissedebilmem ve duygularımı aktarabilmem için onların altını mutlaka çizmeliyim.

MykOrini’de beni en çok çeken şey, Michelin yıldızlı şefin lezzetleri kadar, garsonların ve dansçıların gece ilerledikçe masalara yüksek ve pozitif enerjiyle uğraması ve misafirleri en sonunda yüksek frekansta bir enerjiyle uğurlamaları oldu.

Gece ilerledikçe masa artık sadece yemek yenilen bir yer olmaktan çıkıyor. Yunan müzikleri yükseliyor, dansçılar ve garsonlar sahneye çıkıp sizi dansa davet ediyor. Eğlenmeye niyetli olmayan misafir bile bu enerjiden kaçamıyor. Tabak kırma ritüeliyle coşku doruğa çıkıyor, mekân adeta canlı bir tiyatroya dönüşüyor ve İstanbul’un gece hayatına bambaşka bir enerji katıyor.

İç mekânda Mikonos’un beyaz taş evlerini, Santorini’nin gün batımlarını hatırlatan bir dekorasyon hâkim. Samimiyet ve ferahlık hissi, müzik ve yemekle birleşince ortaya sadece gözlerinize değil ruhunuza da işleyen bir deneyim çıkıyor.

Usta İmzaların Dokunuşu

MykOrini’nin menüsü, Michelin yıldızlı şef Pavlos Kyriakis’in imzasını taşıyor. Her yemek, hem şeflerin vizyonunu hem de MykOrini’nin iddiasını hissettiriyor. Tabaklar, sundukları görsellikle önce gözlere, sonra damaklara şölen yaşatıyor.

Restoranın sürekli mutfak liderliğini üstlenen Şef Dimitris Koumis ise Akdeniz mutfağındaki derin bilgi birikimini modern yorumlarla harmanlayarak menüye zamansız bir zarafet katmış.

Duygulara Dokunan Atmosfer

MykOrini’nin İstanbul’daki açılışı üzerine konuşan SWOT Hospitality CEO’su Mouhamad Hadla, misafirlerine yalnızca iyi yemek değil, duygulara dokunan ve hatıralarda iz bırakacak deneyimler sunmayı benimsediklerini vurguladı.

Ben de o gece tam olarak bunu hissettim. MykOrini sadece Yunan mutfağını değil, Mikonos ve Santorini’nin yaşam sevincini, müziğini ve eğlence kültürünü de şehre getirmişti. Restorandan eğlenmeden çıkmanız neredeyse imkânsız. İstanbul’un kalbinde, Ege’nin ruhunu bu kadar sahici yaşatabilmek gerçekten büyüleyici.

Bunları da beğenebilirsiniz