Sanatın iyileştirici gücüyle tanışmaya hazır mısınız? Psikolog Funda Altundaş, “psikolojik temelli sanat terapisi” ile bireylerin duygularını ifade edebilmeleri, kendilerini keşfetmeleri ve şifalanmaları için güvenli bir alan sunuyor.
Yazı: Ecem Ercan Adanır

Sanat bazen bir tuvaldeki fırça darbeleri, bazen parmaklarda şekillenen kil, bazen dudaklarımızdan dökülen ezgiler, bazen de içimizden taşan bir şiir… Sanat terapisi ise tüm bu ifade şekillerini bir araca dönüştürüp, söyleyemediklerimizi zihnimizin derinliklerinden çıkaran bir yolculuğa çıkartıyor.
Sanatın bir terapi aracına dönüştürülerek çocuklardan yetişkinlere herkes için; günlük kaygılardan travmalara kadar her konuda ifade alanı açıldığını anlatan Psikolog Funda Altundaş, düzenlediği atölyelerde estetik kaygılardan uzak, eleştiriden özgür bir ortam yaratıyor. Amaç, bireylerin iç dünyalarını sanat yoluyla özgürce ifade edebilmeleri, söyleyemediklerini resimle, müzikle, yazıyla anlatabilmeleri, kendilerini keşfetmeleri ve şifalanmaları.
Sanat terapisinin herkes için kendine özgü, biricik bir deneyim olduğunu vurgulayan Funda Altundaş ile “psikolojik temelli sanat terapisi” üzerine konuştuk.
Sevgili Funda, seni biraz tanıyabilir miyiz? Sanat terapisi yolculuğun ne zaman başladı, bu alanda ne tür çalışmalar yapıyorsun?
Sanat terapisi ile ilişkim aslında üniversite döneminde başladı. Kadir Has Üniversitesinde Psikoloji bölümüne devam ederken bir yandan da sanat terapisi üzerine eğitim aldım ve bu alanda çalışmalar yaptım. Bu alana yönelik hem gönüllülük çalışmaları yaptım hem kendi atölyelerimi düzenledim. Son birkaç ayda da Bir Dilek Tut Derneği ile projeler yapma, çocuklarla sanat terapisi atölyeleri düzenleme şansı buldum. Şu an ise hem sanat terapisi çalışmalarına devam ediyor hem de bireysel terapiler düzenliyorum.
Sanat terapisi uygulamaları hakkında bilgi verir misin?
Sanat terapisi çok geniş bir alan. Nereden ele aldığınıza göre uygulamalar çok fazla çeşitlenebiliyor. Örneğin dışa vurumcu sanat terapisi uygulamaları, “psikolojik temelli sanat terapisi” bağlamında, psikologlar tarafından yapılıyor. Bu anlamda sanat terapisinden bahsederken, psikolojik temelli sanat terapisi kavramını kullanmanın daha yerinde olduğunu düşünüyorum.
Bunun nedeni ise, sanat terapisi alanında yalnızca biz psikologlar çalışmıyoruz. Sanatla ilgilenen kişilerin de sanat terapisi atölyeleri düzenlediğini görüyoruz. Onlar daha kreatif, kolektif işler yapmayı, bir araya gelip resim, heykel vb. sanat ürünü ortaya koymayı hedefliyorlar. Psikolojik temelli sanat terapisinde ise amaç sanat yapmak değil, sanatı bir araç olarak, bir terapi yöntemi olarak kullanmaktır. Bu anlamda sanat terapisi uygulamaları da hedefinize göre farklılık gösteriyor.
Sanatı araç olarak kullanmayı biraz açar mısın?

Farklı sanat dallarını; örneğin resim, müzik, yazı, heykel, kil kullanarak duyguları dışa vurmayı hedefliyoruz. Bunların yanı sıra dans ve dramayı kullanan, beden-ritm çalışmalarıyla, beden ve müzikle ilişkili olarak terapi yapanlar, hareket temelli çalışanlar var. Sanatın nasıl kendi içinde pek çok alanı varsa, sanat terapisinde de pek çok farklı yöntem kullanılabiliyor. Ben de kendi atölyelerimde genellikle resim ve yazı, bazen de kil kullanıyorum.
“Sanatı dışa vurumcu bir yerden ele alıyoruz” dedin. Buradan ne anlamalıyız?
Sanat, insana bir sağaltım sağlar. Yani duyguları, düşünceleri dışa vurmayı sağlar. Özellikle konuşmakta zorlandığımız, belki kendimizin bile farkında olmadığı duyguları ortaya çıkarmamızı kolaylaştırır. Bir maddeyi şekillendirmek, resim yapmak, yazı yazmak bize bu olanağı sağlar.
Edindiğim deneyime göre, sanat terapisi çalışmalarında her ne kadar insanlar en başta korkup çekinseler de estetik kaygılar gütseler de o an yaptıkları çalışmaya odaklanıp kendilerini o anın akışına bıraktıklarında gerçekten ortaya kendi duygularıyla, düşünceleriyle ilişkili işler çıkarıyorlar. Dışa vurumcu dememin tam olarak sebebi de bu. İnsanın iç dünyasını, duygularını, düşüncelerini sanat yoluyla ifade edebilmesini sağlamak bizim sanat terapisindeki amacımız.
Peki, kimler için sanat terapisini önerirsin?
Açık ve net şekilde söyleyebilirim ki, herkes için öneririm. Belli sorunların çözümü için sanat terapisine yönelme fikri, çok kısıtlayıcı bir yaklaşım olur. Bunun yerine, günlük hayat koşuşturmacası içindeki sıkışmışlıkların ifade edilebilmesinden, bir çocukluk travmasının, bir kaybın, yasın ortaya dökülmesine kadar geniş bir çerçevede sanat terapisinden faydalanabiliriz.
Nasıl ki sanat hayatın çok içinde olup, insanla ilgili her konunun temelinde yer bulabiliyorsa, sanat terapisi de psikolojik temelli olduğunda, aslında her alanda çalışabilir. Burada bakılması gereken nokta, terapiyi yapan psikoloğun yetkinliği, sanat terapisine nereden yaklaştığı, belki hangi yöntemi kullandığı olabilir. Özetle baktığımızda, birçok sorunla ilgili olarak birçok yaş grubuyla sanat terapisi çalışılabilir.
“Sanat terapisinde baktığımız, yapılan resimde ne anlatılmaya çalışıldığı, bunun bize kendimizi nasıl hissettirdiği ya da yazdığımız şiirde tekrar eden unsurlar olup olmadığı.”
Sanat terapisinin, bireyin örneğin tek başına veya arkadaşlarıyla bir araya gelip resim yapmasından farkı nedir? Bu anlamda yanımızdaki uzman bizi nasıl yönlendirir, nasıl katkı sağlar?
Sanat terapisini bir kenara bırakalım; klasik bir terapi seansının “sıkıntınızı bir arkadaşınıza anlatmaktan” farkı nedir? Arkadaşın az çok seninle aynı deneyimlerden geçmiş, hayatta senden daha fazla tecrübe yaşamış olabilir. Yine de seninle konuşurken, bunları “senin olduğun yerden” konuşabilir. İyi gelir mi? Evet o an için iyi gelebilir. Ancak terapinin farkındalık kazandırdığı nokta aslında psikoloğun seanstaki profesyonel yaklaşımı, bilgisi, objektif bir gözle senin hayatına bakıp yorum yapabilme becerisidir.
Bu durum aynı şekilde sanat terapisinde de geçerli. Sanat terapisi çalışırken yaptığınız resmi eleştirmiyoruz, çok iyi şiir yazmaya çalışmıyoruz; estetik kaygımız yok. Sanat terapisinde baktığımız, yapılan resimde ne anlatılmaya çalışıldığı, bunun bize kendimizi nasıl hissettirdiği ya da yazdığımız şiirde tekrar eden unsurlar olup olmadığı. Kişinin belki kaçtığı bir şey vardır, belki burada bir soruya ihtiyacı vardır. İşte biz aslında o soruyu soruyoruz. O resmin, şiirin ihtiyacı nedir, bunu soruyoruz. Öne çıkan bir duygumuz, düşüncemiz var mı veya neyi sağaltıyoruz?
Yani aslında bir şeyler yazıp çizmek, zihnini boşaltmaktan öte, kendimizle ilgili bir farkındalığa erişmek mi amaç?
Öyle de diyebiliriz. Sağaltım yaşamak dediğimiz durum, “kendimi iyi hissederek buradan ayrılayım” gibi bir duruma ilişkin değil. İçinde çok fazla öfke vardır, üzüntü vardır; yaptığın resme bunu yansıtabilirsin ve bununla yüzleşmekten mutsuz da olabilirsin. Bunların hepsi terapi sürecinin bir parçası. O anlamda sanat terapisini sadece güzel ve pozitif duygularla ilişkilendirmek yanlış bir yaklaşım olur. Nasıl ki terapide bir insanın gerçekliğini ortaya koyuyorsak, sanat terapisinde de aynı şekilde o gerçekliği ortaya koymayı hedefliyoruz. Aradaki fark, kullanılan yöntemlerin ayrışması; terapide sadece karşılıklı konuşurken, sanat terapisinde sanatın araç olarak kullanılması. Resim yapmayı belki duygularımızı açmak için kullanmak, düşüncelerimizi daha iyi ifade edebilmek için yazıdan, şiirden faydalanmak…
Atölyenin konusu veya o gün terapide ne çalışmak istediğinle de çok ilgili bu konu. Belki o gün yas çalışmak istiyorsundur ya da öfkenin, üzüntünün üzerine gitmek… Belki de terapiden çok daha mutsuz ayrılacaksın. Sanat terapisinde herkesin deneyimi farklıdır, herkesin süreci ve yolculuğu kendine özeldir.
Evet, bir noktada farkındalık kazandırmaktır heder. Zaten genel olarak terapinin yaptığı da bireye kendisiyle ilgili farkındalık kazandırmaktır.
Türkiye’de sanat terapisi uygulamalarıyla ilgili problemli gördüğün noktalar nelerdir?
Psikolojik temelli sanat terapisi uygulayıcıları noktasında baktığımızda; ülkemizde aslında bu alan oldukça karışık. Sanat terapisi uygulayıcılarının psikologlar olması gerekir ama Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik okuyanlar veya yüksek lisans yapanlar psikolog değil mi? Sanat terapisi de bu karışıklığın içinde, diğer pek çok konunun içinde “Şimdi bunu mu tartışacağız?” gibi bir yerde kalıyor.
Güzel Sanatlar Fakültesi mezunlarının, kendisi sanatçı olanların da sanat terapisi workshopları düzenlediğini görüyorum fakat bu atölyelerde nasıl bir yol izlendiğini detaylı olarak bilmiyorum. Özetle baktığımızda, sana terapisinde psikolojik temelli bir yaklaşım hedefleniyorsa, travmaların çalışılması, düşüncelerin dışa vurulması hedefleniyorsa kesinlikle psikologlar tarafından düzenlenen atölyeler tercih edilmeli.