En sık başvurulan estetik medikal işlemlerin ilk sıralarında “dolgu” uygulaması geliyor. Peki doğru dolgu uygulamasının doğru dolgu içeriğinden geçtiğini biliyor musunuz?
Yazı: Emra Aykut
Medikal estetik dünyasında dolgu uygulamaları artık sadece bir trend değil, yaş almanın yüz üzerindeki etkilerini zarifçe dengelemeyi amaçlayan kişisel bir tercih. Sanılanın aksine dolgu uygulamasında cilde enjekte edilen tek tip bir içerik yok. Uygulama bölgesine, cilt yapısına ve beklentiye göre formüller değişiyor. Bu noktada en çok tercih edilen iki bileşen öne çıkıyor: hyaluronik asit (HA) ve kalsiyum hidroksiapatit (CaHA).
Hyaluronik asit dolgular, cilde kazandırdığı anlık dolgunluk ve parlaklıkla biliniyor. Su tutma kapasitesi sayesinde cilt yüzeyini nemlendiriyor, hacim kaybını doğal bir şekilde telafi ediyor. İlk kez dolgu yaptıranlar veya yumuşak bir sonuç isteyenler için güvenli bir başlangıç. Üstelik bu dolgular gerektiğinde hyaluronidaz enzimiyle kolayca çözülebiliyor — bu da geri dönüş imkânı tanıdığı için konfor sağlıyor. En sık dudak, şakak ve elmacık kemiği bölgesinde tercih ediliyor; kalıcılığı genellikle 8 ila 12 ay arasında değişiyor. Dudak gibi hareketli bölgelerde ise 4–6 ayda bir yenileme öneriliyor.
Kalsiyum hidroksiapatit dolgular ise farklı bir yaklaşım sunuyor. Doğal olarak kemik ve diş dokularında bulunan bu mineralin mikroskobik formu, yalnızca hacim kazandırmakla kalmıyor; cildin kendi kolajen üretimini de uyarıyor. Bu nedenle halk arasında “kemik dolgusu” olarak da biliniyor. CaHA dolgular lifting etkisiyle yüz hatlarını belirginleştiriyor, cilt kalitesini uzun vadede artırıyor. Ortalama 12–18 ay kalıcı etkisiyle cerrahi müdahaleye alternatif olarak görülüyor. Özellikle elmacık kemiği ve çene hattında güçlü sonuçlar alınması, hasta memnuniyetini de artırıyor.
Size uygun dolgu içeriği hangisi?
Elbette hangi dolgunun tercih edileceği yalnızca malzemeyle değil, doğru analizle belirleniyor. Çünkü her yüz farklı; yaş, cilt yapısı ve kas hareketleri birbirinden tamamen farklı dinamikler sunuyor. Bu yüzden estetik hekimlerin görevi sadece “hacim kazandırmak” değil, yüzün karakterini koruyarak doğal bir oran yaratmak. Profesyonel analizle yapılan uygulamalar, sosyal medyada sıkça gördüğümüz “aşırı dolgu” görüntülerinin tam tersine, yüzü yenileyen ama kimliğini bozmayan sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Dolgu, değişimden çok dengeyle ilgileniyor; iyi yapıldığında yüzü değil, ifadeyi yeniliyor. Doğru içerik, doğru teknik ve doğru zaman bir araya geldiğinde, cilt kendi ışığını yeniden buluyor.